Düşündüm durdum geceden beri, bir insan neden blog yapar kendine diye... teşhir arzusu, internetin hiç silinmeyecek bir kalem ve hiç kaybolmayacak bir kağıt imkanı sunması, yayınlamak isteği, okunmak isteği ve sair sebepler..
Ortaokul yıllarımla birlikte günlük tutmaya başlamıştım. Ama günlük ilginç bir şey, ismi bile merak uyandırıyor. Abartmış olmazsam 'günlükler gizlice bulunup okunmak içindir' diyebilecegim. Ne kadar kızsam da anneme, soktuğum en gizli yerlerden bile bulup, çıkarıp okuduğu için; bir gün bir baktım, küçük kız kardeşimin yazdıklarını okuma isteğime karşı koyamıyordum. Bir elim uzanıp sayfalarını açmak istiyor, diğer elim 'saçmalama yapma' diyordu. :)
Her insanın -en yakınındakinin bile bilmediği- gizli bir dünyası var. Bu dünyanın içine, kişinin kendisinden gayrı kimse giremiyor. Ve nedense günlükler de, o gizli iç dünyanın kapılarını aralayamıyorlar. İnanmıyorum 'herşey'in yazıldığına. Çünkü her insanın kendine bile itiraf etmekten korktuğu 'pis', 'çirkin', 'kötü' yanları var.
Günlükler gereksiz kağıt yığınlarıdır diyebiliyorum artık.
Blog meselesine gelince, yaşayalım görelim diyorum şimdilik. Bir yazının giriş, gelişme, sonuç bölümlerini düşünecek olursak, yazdığım ilk yazılar, bu blog'un varlık sebebinin sadece bir girişidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder