Cumartesi sabahı erkenden hem de çok erkenden 5:30 gibi kalktım. Güneş yeni doğuyordu. Dolunay hala kaybolmamıştı. Serçeler cıvıldıyor, kumrular 'puhuru huhu' luyor, kırlangıçlar öbek öbek tüm çığırtkanlıkları üzerinde tepemde uçuşuyorlardı. Öyle bağırış çağırış uçuyorlardı ki, martılar sırasını beklemeye karar vermişlerdi, bir ipte iki cambaz oynamaz misali :)
Kocaman bir bardak su içerek ve derin birkaç nefes alarak günü güzelliklerle başlayıp, güzelliklerle bitirmek için niyetimi koydum. Aslında bu tür bir sabaha özel açmamıştım gözümü bu kadar erken bi şekilde ama manzara ve ortam bu olunca insan gidip de tv açamaz ki!
Gözlerimi kapadım, bir süre dolunayın enerjisine bıraktım kendimi, sesleri dinledim... hiç sıkılmadım. Ama benim Minik'im böyle durumlarda hep yaptığı gibi yine dibime gelir mırrrr mırrrr mırrrr yapıp kafasını dizlerime, ellerime sürtmeye başlayınca açtım yine gözlerimi. Baksanıza şunun suratına, 'beni ne zaman tarayacaksın ama hadiiiii' diyo :)
Ne zaman böyle gökyüzünde süzülen bi thy uçağı görsem, Hamburg'da her akşamüstü aynı saatte geçişini (eğer evdeysem) nasıl heyecanla beklediğimi ve ona mutlu mutlu nasıl el salladığımı hatırlıyorum. :)
işte benim hep hayalini kurduğum balkonumdan bir köşe, evrenden yeter ki iste ve isterken sınırlama (küçük de olsa bi balkonum olsa deme mesela, misal benim balkonum evimden bile daha kocaman:) bak! :
Fesleğenler ve yoncalar bir arada arkadaşlık ediyorlar. Bu su şırıldamacısını Tchibo'dan aldım. Su sesi... Her derda deva..
Justin Bieber'larım büyümekteler, turşusunu mu kursam yoksa kurutsam mı?
Mavi ortancam, geçen hafta aklımı çeldi, bi çiçekcinin önünden geçerken...
Bu da geçen sene mavi gibi küçücükken aldığım ve şimdi kocamaan olan pembe ortancam (Elif'im)
Ekolojik pazardan evladiyelik tohum kampanyasında aldığım domateslerim artık saksıya geçtiler.
Bu da biber hem de organik biber :)
Bu da geçen hafta aşık olup hemen kaptığım güzellerden, 'ateş çiçeği' olduğunu söyleyip beni kandırdılar. Zaten kendisine dikkatle baktığımda Ateş'le arasında hiçbir bağlantı kuramamıştım... İsmini bilen var mı ?
Bu aşağıda gördükleriniz de organik tohumlardan büyütüp saksıya geçirdiğim biber, kabak ve patlıcan. Ne yazık ki sadece biberleri ayırabiliyorum. Google'dan kabak ve patlıcan fidesi yazıyorum, kabakları benzettim ama hiçbirini patlıcana benzetemiyorum. Acaba onlar tutmamış olanlardan mı? Uff üşendim yazmadım isimlerini, kulakların çınlasın Evren! :)
Cumartesi'nin ve hafta sonunun geri kalanı Silivride annemin yanında geçti, 15 kilo bezelye aldık, 10 kilo kadar da barbunya. Ayıkla da ayıkla bitmek bilmedi. Tırnak diplerim sızlıyooo! Toza toprağa bitkiye dokunmak ne müthiş terapi...
6 yorum:
O tüm cigirtkanliklariyla ötenlere bi daha bak, ebabil kusu olmasinlar?
http://basitbiryasam.blogspot.com/2010/05/icinde-sesler-ucusan-bu-aksam.html
Ates cicegini ben "kedi tirnagi" diye biliyorum. Cogaltmasi cok kolay, marketle ilgili hikayesini anlattigim oydu.
Ben "evrenden istedigim bir metrekare toprak, fazlasi da göz cikarmaz" demistim, henüz bi hareket yok :) Az mi istemisim?
Toprak deyince konu biraz değişiyor, işte O, o kadar kıymetli ki :)
Ben ancak litresi başına para ödeyip saksıların içinde görebiliyorum kendisini...
Ateş çiçeği olamayacağını düşünüyordum zaten içimdeki hisler ateş ve bu çiçek arasında bağlantı kuramıyordu. Bugün semt pazarımıza gittim sebze meyve almaya, oradaki çiçek satan çocuk ipek çiçeği dedi. Ama sonradan baktım, aynıymış kedi tırnağı ve ipek çiçeği. Yaşasın! :)
Evrenciğim benim bahsettiklerim süt beyaz karınlı, küçümen kırlangıçlar; ebabil hiç göremiyorum buralarda, yok mu? denk mi gelmiyorum acaba?
Hah, evet. Ipek cicegi de diyorlar bu cicege.
Beyaz karinli ise gercekten kirlangic olmali. Ama ebabil de vardir diye tahmin ediyorum. Gayet "kayalik" duruyor ortam fotograflardan :) Aksamüstleri bir takip et istersen.
Yorumu yazdıktan sonra çıkıp yarım saat kadar bakındım ama hiç göremedim. İzlemeye devam edeceğim :)
Kayalık mı dedin? Bildin:) İstanbul'un normali :)))
çok keyiflendim bunu okuyunca.
:)
ne mutlu bana :)
Yorum Gönder