13 Ağustos 2008 Çarşamba


Ateşböcekleri


ışıkla ilgili bir yazı okuyordum, elektrikler kesildi

boğazından geçerek midesine indi kent gecenin

mum aramadım, oysa vardı


pencereye gittim kalkıp çalışma masamdan


iki sevgiliden söz ediyordu ağaçlar fısıldaşarak bahçede


ağaçların yalnızlıklarından korktum


sonra yollardan söz açtılar, düşledikleri yollardan


işte o zaman ateşböceklerini,


birbirini kovalayan iki yanarsöner ışığı gördüm


gezinen son yıldızlarıydılar yeryüzünün


çaldıkları ağustosböceklerini tahta kafeslere dolduran


bir hırsız çetesi geçti sokaktan


ay siliyordu, siliyordu camlarını terleyen evlerin


bir ırmak kente geri dönmeyeceğini bildiren


bir mektup yazıp akıp gitmişti sudan gerekçelerle




yerçekimini aşk yoksunlarına bırakıp

bir bir çıkardım giysilerimi


ve kapısını araladım uyuduğun odanın


sonra açılmak için dokunmamı bekleyen


pembe gülleri gezdirmeye gittik


ağaçların gözlerini yumduğu küçük koruda


gökyüzümü sarsıyordu ıslak kelebek kanatların


ve geceyi


şu ısırıp durduğun geceyi


gitgide derinleşen karanlıkta gitgide sertleşen geceyi


yıldızların gökfişekleri gibi içimizde patladığı geceyi


çiğlenmiş sabahla birleşen ve küçülen geceyi




her güne böyle başlayalım sevgilim


böyle, ateşböceklerine teşekkür ederek




Akgün Akova

3 yorum:

funda dedi ki...

çok güzelmiş :)

Tekir dedi ki...

akgün akova'yı çok severim ve yakından da tanırım. Bakıyorum da sen de seviyorsun kendisini.

Demet dedi ki...

Bence de cok guzel Funda :)

Evet kedicigim, ben de cok severim Akgün Akova'yi...