16 Mayıs 2008 Cuma


3 saat süren bir test... Inanilir gibi degil, daha neler görecegim?.. Agzim dilim kurumus, dudaklarim birbirine yapismis vaziyette gittim, daha dogrusu escagizim götürdü beni, gittik :)
Atemtest (atem nefes/soluk anlamina geliyor) Üfürük testi yani :p

Üc asamali yapilacak. Her biri üc saatten. Bu testlerin zamanlarini kararlastirdigimizda ek olarak bilgilendirici bir yazi vermislerdi elime. Teste gelmeden 12 saat önce baslayacak yememe/icmeme durumuyla ilgili ve gelirken yanimda 3 saatlik bir zaman getirmem ile ilgili. (Almanlar böyle ifade ediyor gereken zamani - yaninizda üc saat getirin diyorlar:) Hatta ve hatta sagolsunlar okuyacak seyler de getirmenizi tavsiye ederiz filan demisler. Böylece kitaplarimizi sirt cantamiza atip gittik.

Bugünkü test süt ürünleriyle bir problemim olup olmadigina dairdi. Alkolmetre cihazi gibi bir cihaz var, burnunu mandalla tutturup, derin bir nefes aliyorsun ve sonra kuvvetli bir sekilde boruya üflüyorsun. Cikan sonucu da cizelgeye not ediyorsun. Ilk ölcümden sonra koca bir bardak sütümsü sivi icirdiler bana, sonrsinda onbeser dakikada bir tekrarladik iste.

Hemsire ilk seferinde bize tarif etti ve takip eden üc saat boyunca kendi isimizi kendimiz gördük. 15 dakikalari sasmayalim diye elimize de bir adet kronometreli saat tutusturuldu.
Sürenin sonunda bakildi ki degerlerim bir hayli yüksek. Yani ilk test sonucunda net olan birsey var ki o da sindirim sistemimin süt ürünlerine olumsuz tepki verdigi.
Pazartesi ve sali günü yine ücer saatten birer test daha yapacagiz, bunlarin biri karbonhidrat testiydi yanlis hatirlamiyorsam. Digerini unuttum :)

En güzel yani, üc saat boyunca kitap okumus olmamdi. Hamburg'a ilk gelisim dahil, her Istanbul yapip dönüsümde evime sevdigim kitaplari tasidim, zevkle ve durmaksizin okuma hayalleri kurarak. Ama bir türlü basarili olamadim. Sebebini bilmiyorum demek isterdim ama biliyorum ki internet basinda gecirdigim zamanlar buna neden oldu. Hep okuyacak birseyler buluyor ya insan... Kafayi kaldirip bir kitaba konsantre olmak zor gelir olmustu.
Her seferinde oldugu gibi bu sefer de koltugumun altinda on küsur kitapla döndüm. Bir kismi canim arkadasim S.min benim icin aldigi kitaplar. (Murathan Mungan'in Kadindan Kentler'i, Paul Auster'in siir kitabi ve Semih Gümüs'ün Öykünün Bahcesi isimli kitabi) Bunlar haricinde kitapligimdan secip cikardigim birkac kitap daha...

Istanbul'a gittigim ilk günlerde geceleri yatmadan önce birkac sayfa okumak suretiyle basladigim ve kosturmacali günlerde tekrar elime alamadigim Siyah Süt'ü okuyorum simdi. Bugün klinikte beklerken 186. sayfaya geldim.

Bu kitabin yazari Elif Safak'la aramda ilginc birseyler oluyor. Tanisip sevismemiz bu kitabina kismetmis meger. Simdi simdi anliyoruz birbirimizi. Pinhan, Araf, Mahrem, Baba ve Pic daha önce cebellestigim ve fakat bitirmeye muvaffak olamadigim kitaplariydi. Öylesine erken atiyordum ki elimden, 'anlamadim/anlamiyorum' demeye hakkim bile yoktu. Sadece okuyamiyordum, problemim buydu...

Bazi kitaplar okunacaklari zamana kendileri karar veriyorlar. En azindan benim icin. Ilginctir... Yirtinip, kendimi parcalasam da, yigitligime toz kondurmak istemeyip inatlassam da, okutmuyorlar kendilerini bana. Baska kitaplar da var böyle yillar yili inatlasir dururum... Elif Safak romanlari da böyleydi. Meger onunla olan serüvenime Siyah Süt ile baslamam gerekirmis. Kimbilir belki de onun gibi isaretleri görmem gerekir, bu kitabin bu zamanda karsima cikmasindaki...

Istanbul'a gitmeden önce Pandora'dan siparis edecegim kitaplarin listesini hazirlamistim (bunlardan bazilari 'Dogal Yasam ve Baskaldiri', Tijen Inaltong'un Bir Ot Masali ile 'Mevsimlerle Gelen Lezzetler' isimli kitaplari, ve John Berger'in 'Ve Yüzlerimiz Kalbim Fotograflar Kadar Kisa Ömürlü' Timothy Findley'in 'Ölümsüzlük ve Pilgrim' idi), yola cikmadan bir iki gün önce siparisimi verecek Istanbul'a gittigim ilk günlerde de eve teslim olmasini saglayacaktim ama araya bilek burkma filmi girince gitmeden önce yapmayi planladigim bazi seyleri iteledim. Nasil olsa Istanbul'a gittikten sonra da bu isi halledebilme sansim vardi.
Senaryo böyle gelismedi ama...
Arkadascagizimin getirdigi ve kendi kütüphanemden yürüttügüm birkac kitap haric hic birsey siparis edemedimmm!
Neyse ki farkettim, Pandora yurt disina da yolluyormus. Ister gönderi ücreti ucuz olsun diye PTT kanaliyla, ister daha hizli bir sekilde özel kargo firmasiyla... Öyle ya da böyle en yakin zamanda okumaya and ictigim bu kitaplari edinebilecegim yani, bir sonraki Istanbul ziyaretimizi beklememe gerek kalmayacak.

Efendim daha yazacaklarim var tabi, bunlar bir sey degil, azicik soluklanayim hele :)

Bu arada bizim evdeki boncuklar bir tatli bir tatli, yedim onlari iki hafta boyunca, salyalarim aka aka isira isira, oralarini buralarini cekistire cekistire... Firil bir kilo almis ki sormayin, tombili olmus cok fena. Tam esnerken yakalamistim gecende, bakin :)


4 yorum:

ayçobanı dedi ki...

Nerden cikti bu testler simdi?? Bileginle bir alaka kuramiyorum ama ;) Kolay gelsinnn!!

Demet dedi ki...

Hihih bu sorun yeni yazimin konusu oldu Aycacigim! :)

yaban dedi ki...

geçmiş olsun demet'çiğim, evine de hoşgeldin, o fırıl ne şirin şeymiş öyle, benim de ağzımın suyu aktı, keşke ben de bir porsiyon fırıl yiyebilsem..

Demet dedi ki...

sagol yabanim hosbuldum. ah sen o fIrIL'i bir de canli canli görseeen, bir porsiyon degil tamamini yutarsin garanti ediyorum! hihih :)