29 Temmuz 2012 Pazar

"magic has a price" & "deal has a price"

 her sihrin ve anlaşmanın bir bedeli vardır.

                                                               

Bir zamanlar çok fakir bir köylü, krala yaranmak için 'kızım samandan altın ip eğiriyor' diye yalan söylemiş. Kral bundan etkilenip kızı çağırtmış ve onu bir oda dolusu samanla birlikte bir kuleye kapatmış. Sabaha kadar tüm samanları altın ipe çevirmezse öleceğini söylemiş. Günün ağarmasına yakın güzel kız umutsuzluk içinde beklerken bir cin cücesi görünüverniş. Eğer yardım ederse ona karşılığında ne vereceğini sormuş. Kız kolyesini teklif etmiş. Kolyeyi alan cin cücesi oturup tekerleği döndürmüş döndürmüş ve bir bobin dolusu altın iplik sarmış.
Sabah olunca gelen kral bu manzarayı görünce daha fazlasını istemiş. Kızı almış ve daha çok saman olan başka bir odaya götürmüş. O gece de aynı şey olmuş. Yine cin cücesi gelmiş ve bu defa kıza yüzüğünü vermesi karşılığında yardım etmiş. Gün ağarınca gelip altından ipleri gören kral yine doymamış ve üçüncü kez kızı çok daha fazla saman olan bir odaya kapatmış. "Bu sefer de başarırsan kraliçem olacaksın" demiş.
Cin cücesi çok geçmeden yine görünmüş. Ve artık ona verecek hiçbir şeyi kalmayan kızdan kraliçe olduğunda doğuracağı ilk çocuğu ona vermesini istemiş. Çaresiz genç kız kabul etmiş. Kral ertesi sabah gelip odayı altın iple dolu görünce kızla evlenmiş.

Bir yıl sonra çok tatlı bir oğlan çocukları olmuş ve cin cücesi aniden ortaya çıkıp bedelini istemiş. Kraliçe artık büyük bir zenginliğin sahibi olduğu için ona istediği tüm malı mülkü serveti verebileceğini söyleyip yeter ki oğlunu almasın diye yalvarmış fakat kabul ettirememiş. Kederle ağlamaya başlayınca onun haline üzülen cin cücesi son bir şans vermek için yeni bir anlaşma yapmış. Kraliçe üç gün içinde onun isminin ne olduğunu bulursa çocuğunu almaktan vazgeçecekmiş.

Kraliçe sabaha kadar bildiği tüm isimleri düşünmüş ve sabah olunca da bir haberci çağırmış ve ondan ülkeyi gezip uzakta ya da yakında duyduğu tüm isimleri kaydetmesini istemiş. Gece olup da cin cücesi geldiğinde saydığı isimlerin hiçbiri onun ismi değilmiş. Ertesi gün habercisini yeni isimler bulması için komşu ülkelere yollamış. Gece gelen cin cücesine yeni bulduğu isimleri saymış ve cin cücesi yine "hayır bunların hiçbiri benim ismim değil" deyip gitmiş. Üçüncü akşam isim aramaktan dönen haberci kraliçeye "yeni bir isim bulamadım ama ormanın kıyısından geçerken bir kulübeden şöyle bir şarkı duydum" demiş ve şarkıyı söylemeye başlamış:
Bugün pişirir yarın taşırır,
sonra çocuğu kaparım, 
bilmez ki kraliçe, 
Rumpelstiltskin'dir adım

Kraliçe bunu duyunca cevabı bulduğunu anlamış ve sevinçten havalara uçmuş. Gece olup cin cücesi göründüğünde kraliçenin kaybedeceğinden emin bir şekilde ismini sormuş. Kraliçe 'Rumpelstiltskin' deyince öfkesinden kudurmuş. "Hangi şeytan söyledi! Hangi şeytan!" diye söylenerek  sağ ayağını hiddetle yere vurduğunda beline kadar toprağa saplanmış. Onu kurtarmak için elleriyle sol bacağına asılmış ve kendini hiddetinden ikiye bölmüş.

Bu masal da böyle bitmiş. 

Masal: Grimm Kardeşler 
İlüstrasyon: Anne Anderson 
Yazı herhangi bir yerden alıntılanmamıştır, şarkı dahil tüm anlatım bildiğim masal üzerinden bana aittir.                                                                            



2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

hemen kızıma okudum, teşekkürler..

Demet dedi ki...

Çok sevindim Buket :)