24 Mayıs 2008 Cumartesi

Melih Cevdet Anday'in asagidaki yazisini paylasmak istedim bugün.

UZUN ŞİİR - KISA ŞİİR

Geçende bir ozan arkadaşım, yeni yazdığı dört beş dizelik güzel bir şiirini okudu bana; o şiir üzerine konuşurken, uzun şiir-kısa şiir konusuna değindik. Şunu merak ediyordum ben : Arkadaşımın, o dört beş dize ile verdiği, vermek istediğinin tümü müydü? Başka bir değişle, onu bu dört beş dizeyi yazmaya iten düşünce daha da geliştirilmeye elverişli değil miydi? Bir ozan, niçin kimi zaman düşüncelerinin ardına takılıp gidebildiğince gidiyordu da, kimi zaman az sözle yetiniyordu? Konuların (salt anlaşma kolaylığı sağlamak için kullandığım bu cözcükten ötürü bağışlanmamı dilerim, yoksa konulu şiir değildir sorunumuz) geliştirilmeye elverişli olanı, olmayanı mı vardı ve bunlar ne yoldan ayırd edilebilirdi? Konuşmamızın sonunda anlaşıldı ki o ozan tanıdığım, sadece çok vakti olmadığı için kısa kesmiş, dört beş dize ile yetinmişti. Demek kısa şiirler, vakitsizlikten ötürü kısa şiirdiler. Bunun gibi, tembellikten ötürü, yorgunluğuna katlanamamaktan ötürü geliştirilmeden bırakılmış şiirler bulunduğunu da düşünebiliriz. Bütün bunların dışında kısa şiiri, salt kısa şiir için yazmak diye anlatabileceğimiz bir tutum da var ki, bu tutum, "Şiir kısa olur!" savını içinde taşımaktadır.
(...) Bugün bizim kısa şiirleri uzun şiirlere, ya da uzun şiirleri kısa şiirlere yeğlememizin ne gibi nedenlere dayandığı sorusu kolay kolay çözülemez. Uzun bir şiiri, kısa bir şiir gibi sevmemize hiçbir engel yoktur. Ama daha ileri gidersek, "Uzun şiir nedir, kısa şiir nedir?" sorusunu sormak gerekir; kaç dizeye kadar kısa şiir de kaçıncı dizeden sonra uzun şiir başlar? İşte bu soruyu karşılamadan konuyu aydınlatamayız sanırım.
Edgar Allan Poe, 31 Ağustos 1850' de yayımlanan, From the Poetic Principle adlı yazısının bir yerinde şöyle diyor : "Şu kanıya vardım ki, uzun şiir diye bir şey yoktur. Uzun şiir sözünün sadece apaçık bir çelişki olduğunu ileri sürüyorum."
Uzun şiire karşı ilk başkaldıran Edgar Allan Poe'dur, diye düşünmekte büyük bir yanlışlık olmasa gerektir. Başka bir deyişle, kısa şiiri, yeni bir şiir anlayışı olarak ortaya süren çağdaş şiirdir ve onun babası sayılan da Edgar Allan Poe' dur. Ancak Poe' nun, sözgelişi Raven şiiri 108 dizeliktir. Şimdi 108 dizelik bir şiiri kısa şiir mi sayacağız, uzun şiir mi?
Burada yapılacak ilk iş, konuyu dize sayısına bağlı görmekten kurtulmak olmalıdır, sanıyorum. Çağdaş şiir anlayışı, şiirden öyküyü atmak amacından doğmuştur, denilebilir; bu ise sözgelişi, Homeros'un, Dante' nin, Fransız klasik ozanlarının ve bir anlamda romantik ozanlarının şiir anlayışına karşı çıkmak demektir. Gerçekten de, Homeros' u alırsak, o iki büyük koçaklamanın onca uzun olması, bütün ayrıntıları ile bir savaşı ve bir deniz yolculuğunu anlatmasından, giderek bir parçayı önce ozanın, sonra kişilerden birinin diliyle, daha sonra da başka bir kişinin diliyle olmak üzere birkaç kez anlatmasındandır. Öyküyü, tarihi, dini, ansiklopedik bilgileri çıkarıp atınca, yeni şiir ister istemez, eski şiire bakarak kısa olacaktır.
Bu açıdan bugün uzun şiir - kısa şiir tartışması, bana gelir ki, baştan başa gereksizdir. O tartışma, yeni şiirin, çağdaş şiirin ortaya çıkışı sırasında, yüz yıl önce gerekliydi. Bugün kısa şiir sözünden, beş altı dize içinde dönüp durmayı anlamak, bu bakımdan , sadece yanlış olmakla kalmaz, bir şiirin geliştirilmesine, bu yoldan görütlemeye de karşı durmak olur, vakit darlığından ya da değil, tembelliği yerleştirir, fantaziyi nükteye indirir ve ozanlığı kolay göstererek şiirin eğitimsel yanını çürütür.

Melih Cevdet Anday

Bu yazi siir.gen.tr sitesinin okuma odasi bölümünden alinmistir. Link veremedim cünkü sitenin 'sayfa linki' sistemi yok. Bu yüzden yaziyi aynen koymak zorunda kaldim.

Belki dikkatinizi cekmistir, sayfamin sag üst kisimina siir bölümü yaptim. Ve kisa siirlerle ilgili bu yaziyi paylasmak istedim. Siir cok sevdigim bir edebi anlatim türü. Uzunu da kisasi da kabulüm :) Ama Melih Cevdet'in kisa siire söz söylemesine icerledim. Cünkü blog sayfamin sag üst kösesinde ekledigim siir allahaskiniza, aslinda cok sey söylemiyor mu? Ve nice uzun siir yok mu, laf kalabaligindan ibaret olmayan...

Bugünün Melih Cevdet Anday siiri gelsin simdi de. Hem de en kisalarindan olani :)

Yagmur

Birden sercelerle indi yagmur

Hangisi serce

Hangisi yagmur

M.Cevdet Anday



4 yorum:

yaban dedi ki...

seçtiğin şiirleri beğendim.
haiku'lar da çok güzel oluyor..

Neler neler getiriyor
insanın aklına -
şu çiçek açan kiraz!

Matsuo Başo

**
Bir de ilkokulda beş yıl boyunca öğrencilerine her sabah andımızı okuttuktan sonra bir de şiir okutan ve bunun üzerine tartışan, öğrencilerini de şiir yazmaya teşvik eden bir öğretmeni okumuştum. Beş yılın sonunda öğrencilerinin şiirlerinden oluşan bir kitap çıkarmış.

Demet dedi ki...

Eveet haiku'lar da cok güzeldir, cok severim :)
Ögretmenin ve siir yazan ögrencilerinin hikayesi cok etkileyici... ben de yazabilmek isterdim ama hic umut yok :)

ayçobanı dedi ki...

Babam M.Cevdet Anday siirlerini cok sever :)) Benim siir yönüm cok zengin degildir. "Eksik"im siir konusunda :((

Demet dedi ki...

Ben de cook eksigim Aycacigim. Ama ilgim oldugu icin arada sirada karistiriyorum biraz. Hem iyi vakit geciriyorum(cünkü siirin beni mutlu etmek gibi bir özelligi de var) hem de sairlerin zaman zaman yazdiklari yazilara denk gelirsem bir seyler ogreniyorum neler düsündüklerine dair.
Belki de dramaturjiye olan yakinligimdandir. Sahibinin sesini de duymak istiyorum sanat eserlerinin. O zaman daha iyi anladigimi zannediyorum bazi 'sey'leri :)