21 Nisan 2008 Pazartesi

Radikal'de bugün: Haftada bir kendinizi fisten cekin!

Internet bagimliligi ile ilgili Evren'in ve Yaban'in güzel birer yazisi vardi. Ben de onu okudugumdan beri hemen hemen her gün bu konuyla ilgili kararlar aliyorum ve sonra yine unutuyorum.

Sabah yaziyi okudugumdan beri yine ve bilmem kacinci kezdir ben de kendimi bir gün icin bile olsa fisten cekmeyi istedim, fakat o günün hangisi olacagina bir türlü karar veremiyorum.
Halbuki deneyimlemistim, zaruri nedenlerden dolayi sürekli bilgisayar basinda olamadigim zamanlarda, pek tabi de yasayip gidiyorum. Özlesem de aglamiyorum :)

Diger yandan kendimi zorlamak da istemiyorum. Et yemeyi kesmis olmam gibi, ya da sigarayi ve cola'yi birakabilmis olmam gibi tüm aliskanliklarimi degistirme yolunda önce beyinsel bir hazirliga ihtiyac duyuyorum. Belki herkes gibi... Ve biliyorum ki, sorguluyorsam ve rahatsizlik duymaya basliyorsam, internetsiz gececek günler de kapidadir.

Son günlerde, internetten radyo ve müzik dinlememeye basladim mesela, bir de basindan kalktigim zamanlarda bilgisayari kapatmaya...
Bunlar benim icin bir asamadir. Ve umuyorum zamanla daha iyi ve mantikli bir yola girecektir.



15 yorum:

zeynep dedi ki...

Demet ben senin için endişelenmeye başlıyorum söyleyeyim. Mükemmel insanı yaratma çabalarını taktirle karşılasam da. İnsanız be gülüm her şey bizim için. Yani rahibe okulunda okumuş bir insan olarak onların hayat felsefesine yakın bir felsefe içindesin söyleyeyim :) Dışardan bakınca onların kusursuzluğu beni rahatsız ederdi. Neden mi? Çünkü insanlar kendilerini kusursuz insanların yanında rahatsız hissediyorlar :) kendileri gibi olan insanları seviyorlar sanırım.

yaban dedi ki...

of ya.. canım,
biz nasıl kurtulacağız bu bağımlılıktan?..
benim 90 dakika da oldu yine 900 dakika..
profesyonel yardım mı almamız lazım acaba? :)

Demet dedi ki...

Zeyno seni cok iyi anliyorum, kendimi yapmak istedigim seyler icin yetersiz ve harekete gecmek icin motivasyonsuz/isteksiz görüyorken, ben de senin gibi düsünüyordum. Ama ben mükemmel dogmadim, hala da öyle degilim, olmayi da istemiyorum. Bu senin tanimlaman.
Ben bir cok konuda bir cok hata yaptiktan sonra, (almanya'ya gelisimle birlikte)biraz gönül gözünü acmis ve eksiklerini görebilmeye baslamis biriyim sadece. Ve farkina vardigim eksiklerimi tamamlamaya, simdiye kadar mahrum kaldigimi düsündügüm güzellikleri yasamaya, tadina hic varamadigim, anlamaya calismadigim dogayi anlamaya ve öfkelenmeyerek, öfkelenmeme sebep olabilecek sebepleri kendimden uzaklastirarak, sakin kalarak huzurumu korumaya calisiyorum. Yoksa mükemmel denen kelimenin tam zitti her ne ise, O olmaya alismis biriydim... Simdi biraz cabaliyorum hem kendim icin hem de cevrem icin daha pozitif enerji sacmaya, hayati zorlastirmaya degil kolaylastirmaya... Bundan ibaret :)

Demet dedi ki...

Yabancigim, bir gün gelebilir ve istesek de bu kadar vakti bir arada bulamayabiliriz. Bazen camurun icinden cikmanin en iyi yolu, iyice dibe vurup, güc almaktir derler ya... En azindan kontrolümüzden cikmasina izin vermeden, abartmadan da devam edebiliriz gibi düsünüyorum. Yasaklamalar ya da sinirlamalar girdigi zaman isin icine, hüsran kacinilmaz oluyor, bu hemen hemen her sey ayni :)
Ben kontrol altina almaya calismakla birlikte (kucuk degisikliklerle) biraz akisina da birakiyorum artik :)

Adsız dedi ki...

İnsanoğlu dünyadaki tüm kaynakları sadece ihtiyaç duyduğu zaman kullanabilseydi şimdi Dünyamız da , insanlık da çok daha güzel olurdu. Önce nefsi terbiye etmek lazım. Nefsi terbiye etmeden getirdiğimiz kısıtlamalar, onu daha da saldırgan ve açgözlü yapar bence...Ben artık günde 1-1,5 saat girip kendi sitemi güncelleyip sevdiğim birkaç bloga uğrayıp okuyup/yorum yazıp çıkıyorum. Bunun haricinde eğer araştırmam gereken bir konu varsa işlerimin olmadığı, gerçekten boş zamanları tercih ediyorum.Sevgiler...

zeynep dedi ki...

Temetciğim sen zaten her zaman benim tanıdığım en güler yüzlü, içinin güzelleği yüzüne vuran insanlardan biriydin. Şimdi kendinle daha barışık ve daha huzur doluysan ne mutlu. Ben sadece şey demek istedim: Kız biz senin çılgınlıklarını, manyaklıklarını da çok seviyorduk beeeee... :)

Demet dedi ki...

Ihtiyac da görece bir kavram Handecigim, kimine göre bos vaktini doldurma ihtiyaci, kimine göre yalnizligini hissetmeme ihtiyaci, kimine göre bilgilenme ihtiyaci vs... Biraz dipsiz kuyu oldugunu kabul ettim ama dedigin gibi kucuk de olsa kontrol altina almak mutlaka sonucu farkli kilacaktir.

Demet dedi ki...

zeynoooo, aaa deliii, ben geleyim hele bir Istanbul'a da siz cilginlik, manyaklik neymis görün. Biraz cevreye, bedenime duyarlilastim diye dünyayla ilisigimi kesmedim caniim, yoksa pek bi ciddi mi takildim son günlerde? :)
en bi zihni sinir procelerim, +18 stratejiler devam yani ;)Az kaldi, Mayis'da efsane geri dönüyor, citir kizlar toplaniyor :)))

hindiba dedi ki...

İşin komiği bulamadığımız zaman da özlemiyoruz oluşumuz :))

hindiba dedi ki...

...veya özlesek de ölmüyoruz yokluğundan.

Demet dedi ki...

Aynen öyle. Ama interneti olmadigi icin bir yerden bir yere gitmeyen insanlar da var ya, ne yapacagini, nasil vakit gecirecegini bilemeyen insanlar... Onlar kadar umutsuz vaka olmadigimizi görmek bana yine Polyanna gibi hissettiriyor.

Adsız dedi ki...

Demet çok güzel bir konuya değinmişsin. İhtiyaç, zaman, zamansızlık...Bunların hepsi göreceli...Teknolojinin zararı da öyle...Herkes kendince algılıyor ve yorumluyor doğal olarak.Kimi için zaman kaybı, kimi için zaman yaratmaya yarıyor. Kullanıldığı yere, kişiye göre değişiyor...Sevgiler...

Adsız dedi ki...

Demet ciğim dün bu konuyla ilgili Müşfik Kenterin bir yazsını ekledim siteye...Kalp kalbe karşıymış :)

Demet dedi ki...

aaa gercekten :)

Demet dedi ki...

evrensel yasam, hosgeldin, sefalar getirdin :)