4 Nisan 2008 Cuma

Bir fazlaligimdan arindim dün, kendimi hafiflemis hissediyorum.

Hatirladigim kadariyla interneti 2000 ya da 2001 yilinda kullanmaya basladim. Msn Messenger kullanmaya baslamam da ayni zamanlara denk geliyor. Hic bir zaman gün boyu önümde acik tutup sohbet etmedim ama sürekli yeni arkadaslarimi eklemeye devam ettim. Ilerleyen yillarda zaman zaman acik tutuyor, özellikle calistigim zamanlarda 'mesgul' konumunda tutuyordum.Birine acil ulasmam gerekirse o araci kullaniyordum.

2005 Mayis ayina kadar yaklasik 2 yillik bir sürecte, Msn Messenger'in uzagimdaki birini bana yakin kilan bir özelligi oldu, sanirim en cok o dönem acik tuttum. Hilal Lüle ile Trabzon-Istanbul hattinda sevgi dolu bir arkadaslik...
Fakat O'nu kaybettikten sonra tekrar önemini ve özelligini yitirdi durum.

Bir süredir bu düsünceyle bogusup duruyordum. Sonucta bilgisayarin basinda oturdugum zamanlar ya bir seyler okumak/arastirmak icin, ya da blog yazmak icin oluyor. E ben böyle bir isle ugrasirken zaten kimseyle sohbet etme halinde olmuyordum.
Kisacasi uzun bir süredir acmiyor, kullanmiyor, ve listemdeki arkadaslarima karsi sucluluk hissediyordum.

Dün tüm arkadaslarima ortak bir e-posta yazarak artik msn messenger kullanmayacagimi bildirdim.
Hatir sormanin ve iletisim kurmanin tek yolu degil ne de olsa... Kaldi ki, messenger'ini sürekli acik tutanlarin listesindekilerin coguna bir merhaba bile demedigini gözlemlemisken... :)

Abartmiyorum inanin, bir yük kalkti ki üstümden anlatamam :) ohh ya!

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Al benden de o kadar. Benim bilgisayarımda da yüklü ama açtığım zamanlar çok nadir. Oldum olası ısınamadım nedense. Ya dayımlarla,ya halamlar ve yeğenlerimle bir de 1-2 yakın dostla sohbet etmek istediğim zaman telefonlaşıp aynı anda msn i açıyoruz.SOhbet ediyoruz.O kadar...

hindiba dedi ki...

Güvenlik riski yaratıyor diye kullanmazdım MSN Messenger ve ailesini zaten. Şimdilerde belki çözmüşlerdir o güvenlik sorunlarını, ama ihtiyacım olmadığı için kullanmamaya devam ediyorum. Sana da "güle güle kullanma" diyorum :)

Demet dedi ki...

Hande'cigim ben de iletisim kurmak ve sohbet etmek icin telefon ya da e-posta'yi tercih ettim hep. Ama bundan sonra uzaklarda olmami firsat bilip eski usul mektup da yazip yollamaya baslayacagim sevdiklerime :)

Demet dedi ki...

Evren, güvenlik riski konusu cok karmasik geliyor bana, nereden nasil kollayacagiz kendimizi bilmiyorum. özellikle de interneti bu kadar yogun kullaniyorken. Facebook denen komediye de dahil olma gafletine düstüm ve ayni riskleri icerdigini okudum sonralari. Ama ok yaydan cikmisti artik. :)
Neyse ki bu aralar düsüs döneminde, herkes hizini aldi ve bikip bir kenara atmaya basladi.

Güle güle kullanma temennini cok sevdim :)

ayçobanı dedi ki...

Facebook'a hic bir zaman üye olmadim ve siddetle reddediyorum hala. MSN ise ben de hala yüklü. Cok zorunda olmadigim sürece kullanmiyorum. Acil iletisim gereksinimleri ve dosya alis verisi icin ideal olabiliyor. Ankara'dan bir arkadasimla bir toplanti icin paper hazirliyorduk. MSN bizim icin, tartismamiz ve bir yandan yazmamiz, yazdiklarimizi yollayip karsilikli kontrolümüz icin cok verimli olmustu. Suyunu cikarmadigimiz sürece cok da fena iletisim metotlari degiller. Ama senin mail yazmak, mektup yazmak, kart atmak gibi isteklerin tabi ki cok daha kiymetli!! Umarim uzagindakiler de kiymetini bilirler mektuplarinin, maillerinin, kartlarinin vb. :)

yaban dedi ki...

aahh mektup ne güzel bir şeydir, almak da yazmak da..
ben de nostalji yapsam, sevdiklerime mektup atsam hatta belki sadece kart bile göndersem ne kadar mutlu olurlardı.
bunu yazayım bir kenara.. buradan kart atayım, çok sevineceklerine inanıyorum. msn den ben de hazzetmiyorum, gereksiz vakit kaybı ve üstünden yük kalkamasını da öyle güzel anladım ki.. ben de bir sürü yükün altında ezilmiş durumdayım.
sevgiler..

Demet dedi ki...

Ayca önceleri ben de facebook'un ne menem bir sey oldugunu anlamadigim icin bir süre direndim ama sonra gelen davetlere daha fazla dayanamayarak üye oldum. Kazanimim oldu mu? Evet oldu. Gercekten cok sevdigim ve izini kaybettigim bir kac arkadasimi buldum, bu benim icin cok degerli bir hediye oldu. Ama sonrasi feci sekilde geyige sardi. Simdilerde dedigim gibi, insanlar hevesini aldigi icin bir düsüs dönemine girdi ve sanirim yakinda kaybolup gider.

Dedigin gibi suyunu cikarmamak önemli.
Mektup kagitlari aldim kendime, yeni haftayla birlikte tüm sevdiklerime güzel güzel mektuplar yazmak üzere :)

Demet dedi ki...

Yaban hosgeldin, seni gördügüme sevindim :)

Insan teknolojiye, yeniliklere cok cabuk uyum sagliyor alisiyor ama nedense eski aliskanliklari ve geleneksel olani da cabuk unutuyor. Hamburg'a yerlestikten sonra bir kac kez, Istanbul'dan kizkardesimden mektup aldim. Posta kutusunu acip adima gonderilmis bir mektup buldugumda ne kadar sevindigimi anlatamam. Ne büyük heyecanla zarfi acip okudugumu anlatamam. Nedense e-posta geldiginde ayni duygular olmuyor :)

Yani mektup yazmanin, bir kagidin üstüne dökülmüs duygularin degeri dedigin gibi cok buyuk. Ben basliyorum yazmaya, senin de yazacak olmana cok sevindim. Birilerini mutlu edecegiz :)Bu cok guzel...

Blogunu takip ediyorum, ve sana da kolayliklar diliyorum :)

nilly dedi ki...

Yarama tuz basmissin :) Bende ilk baslarda cok kullaniyordum. Hersey gibi o da bir hevesdi. Bir sure sonra biktim.Uzaktayken daha cok kullanmami bekledi herkes ama ben daha cok koptum ondan. Ilk basta herkesden haber alma hevesiyle giriyordum. Herkesde 'burasi ayni sen oralari anlat' diyordu. Haydii kalk herkese ayni seyi anlat tek tek.. Baktim olmuyor, ara ara yaptigim seyleri word'e yazmaya basladim ve bu yazilari toplu email olarak atmaya basladim. Aslinda bir nevi blog olayina girmisim farkinda olmadan, bak simdi yazinca kavradim :)))) Aslinda ben bir iki tanesini de save etmis olmam lazim. Belki bir ara eklerim bloga. Neyse, ben burda kendi kendime konusuyor gibi oldum simdi :)

MSN'e geri donersek, senin dedigin gibi nerdeyse 24 saat online olan kisiler var ve bu kisiler gercekten orda mi degil mi belli degil. Birde sitem ediyorlar niye hic girmiyorsun diye. Kardesssim, madem sen giriyorsun demek ki vaktin var. Sen yaz iki satir birsey. Yok mail atmaya usendin madem, msn.den yaz. Ben girdigim zaman o attigin yaziyi zaten gorecegim. Yok eger bunu da yapmaya useniyorsan o zaman bana kizmaya hakkin yok. Di mi? Aslinda bu konuda yazacak cok sey varda.... yutalim bari yine :))

Demet dedi ki...

nilly'm sen o kadar guzel anlatiyorsun ki ben yazinin sonunun nasil geldigini hic anlamiyorum. Lütfen yutma ve bu konuya blogunda devam et, merak ediyorum :)