1 Aralık 2007 Cumartesi

Anneme Mektup

Sen ne zaman birakacaksin hala 20 yasindaymissin gibi yasamayi? Bu özgüven, bu girisimci ruh, bu yasama hirsi, ayakta kalma savasi, bu güc, bu inat... Hala bunca hayal ileriye dair... Bu güc sana nereden geliyor anne?
Sen de benim bir zamanlarki halim gibi, nereye gitsen, kime dalansan, nereden ne cikarsan, hangi ise el atsan, onu da yapsan, bunu da yapsan. Bunlari yaparken kimseyi unutmasan, kimseyi itelemesen, kimseyi ihmal etmesen... bunlari düsünüyorsun hep. Herseyi birden yapmaya calisip, herkesi birden düsünmek...
Ama ben simdi elmayla armutu ayirabiliyorum artik anne. Sen ayiramadan ve cok yorularak devam ediyorsun yolunda. Ben acaba ucuz ve dertsiz olan yolu mu sectim mutlu olmak icin? yoksa daha zeki mi davrandim hayat yolunda 'isini bilirciler' gibi...
Neden acaba sen de her elli yasini a$mi$ anne gibi artik elegini duvara asmiyorsun diye dü$ünüyorum bazen, ben asacak miyim? bilmiyorum...
Ben karnim burnumda halimle 5 kat yukaridaki evime kömür kazani tasimazdim anne, tasimam. Belki bundandir ilk gencligimde körü körüne heyacanlarin pesinden kosmadigim, elimi ilk tutanin arkasindan gitmedigim...
Ya da senin yolunu kesip 'kizimin cevresinde görmeyeyim' dediklerinin sayisi benim bildiklerimden fazladir :)
Sana eksik anlattigim ya da anlatmak icin biraz bekledigim $eyler olabilir ama sana hic yalan söylemedim anne.
Hic bir zaman klasik anlamda bir anne-kiz gibi olmadik. Hep a$ik attim seninle, sen de benimle :) Bazen cekemedik birbirimizi, bazen kiskandik, bazen yakinlastik, bazen uzaklastik. Gizli gizli birbirimizin esyalarini, takilarini kullandik. En cok eskiden 'bunlarin modasi gecti diye sana attirdigim o rengarenk ayakkabilarini ve aksesuarlarina aciyorum $imdi :)
Sonra didi$tik, küs kaldik, yani sen hic ($eklen) anne gibi davranmadin desem daha mi dogru olur acaba?
Dokunarak, temas ederek seven bir anne olmadin cogu zaman, sayilidir öpüp kokladigin ama bu da bana birsey ögretti... Her sarilanin seviyor anlamina gelmedigi... Ya da her dokunmayanin sevmiyor anlamina gelmedigi.
Bazen söylenenlerin, gösterilenlerin degil, hissettirilenlerin de yeterince önemli oldugunu kavradim.
Ya$amina bakiyorum da, güzel hale getirmek icin hep sen ugrastin... Bizse izledik sadece, yine ne isler karistiriyor diye :) Simdi, eger bencil düsünmek istersem sana kizmam gereken bir yasam sectin kendine. Cok bedeller ödedin, cok yoruldun, hakediyordun ama ben bencilce kizdim...
Ama sen yine bildigini okudun ve sectigin yasamla da cok sey ogrettin bana.
Ece Temelkuran'in tango ile ilgili bir yazisinda, bazi danslar bazi ya$lari bekler diye bir cümle var. Bu öyle bir cümle ki, al istedigin yere koy. Bazi dönüm noktalari da bazi ya$lari bekliyor.
Büyüyüp ögrendikce, anladikca tanidikca yüregini ve hayatini ve senden ögrendigim hayata bakisi, gücü, iradeyi tanriya sükrediyorum hep seni benden zamansiz almadigi icin... Iyi ki anlayabilecek vaktim oldu, iyi ki bazi kizginliklarim ve kirikliklarim böylece gecip gitti, bencil bir insan olma yolunun köprüden önceki son ciki$indan döndüm... 'neden'leri, 'nicin'leri sorgulamayi sectim. Herkesin bir hikayesi var dedim. Bu da senin hikayendi...
Ama hala en canimin istemedigi zamanda, 'demeeet ka$larimi alsana kizz, yine orman gibi oldu' diyorsun, ben de kiza bagira cimbizi yerinden almaya gidiyorum. Ama gidiyorum bak :)
Simdi evlendim ya nevresime yorgan gecirme isi basima kaldi, her seferinde seninle nevresime yorgan gecirme oyunumuzu oynuyorum kendi kendime, gülüyorum, egleniyorum, sonra caktirmadan seni ariyorum 'naber' diyorum ama o anda aslinda sana seni ne kadar cok sevdigimi söylüyorum :)
Benim sac kesebilen, saca kat verebilen, hatta ali garson modeli bile yapabilen, civi cakabilen, bozuk aletleri ve tikanmis lavabolari tamir edebilen, ev boyayabilen, ampul degistirebilen, yoku var edebilen annem, seni cook ama coook seviyorum. Canim...
Dogum günün kutlu olsun...